Hz. İbrahim(a.s.) İsmail’ini feda ederken tereddütsüzdü…Geride bıraktığı hiçbir şeye hayıflanmadan, hiçbir şey için keşke demeden Rabbine doğru adımlarını attı.
Ya ismaili..İsmailler böyle olmalı işte…İbrahim’in ve tüm kainatın Rabbi için koşa koşa gülümseyerek gitmeli bıçağın altına.En değerlisini sunmalı ki onu verene….İsmail….Babasının İsmailli…Ya hacer…Yıllarca beklediği ve kendisine rabbinden ihsan edilen biricik yavrusunu Tereddütsüz gönderdi..
“Ve öyle kişilerdir onlar ki Rabbimiz derler, eşlerimizden, soylarımızdan, gözlerimizi aydınlatacak kişiler ihsân et bize ve bizi, çekinenlere rehber kıl.”Furkan-74
Biz,kendi içimizdeki ismail’imizi feda edebiliyor muyuz?
Kendi eksiklerimizi görmezden gelip başkalarının eksikliklerini araştırdıkça,taassuplarımızı bir kenara bırakmayarak başkalarını kendi kafamızda inançsızlıkla suçlamaya devam ettikçe, ırkçılık ve hemşericilik uyuşturucusunu bırakıp ümmet bilincini kazanmadıkça, nafile ibadetlerimizden oruçlarımızı ve namazlarımızı ria tehlikesinden uzaklaştırmayıp gizli ve aşikar reklam ettikçe , Allah(c.c.) yolunda kurban edilmek üzere aldığınız hayvanların kilolarına takılıp, şu kadar kemiksiz et çıkar mantığından uzaklaşmadıkça ve fakirleri gözetmedikçe kurbanlarımızın kurban olacağını sanabilir miyiz?
Yorumlar
Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazın