Sevmek yaratıcının insana bahşettiği en güzel nimetlerdendir.
Bu sadece basmakalıp düşüncelerle hayata bakan kişilerin anladığı karşı cins sevgisi ile sınırlı değildir. Yaratanın yarattığı her-şeye sevgi yönünden bakılmadıkça hakiki sevgiye ve dolayısı ile de sevgiliye ulaşılması mümkün değildir.Peygamberi sevmek sadece O’na lafz olarak selat ve selam etmekle olmaz, veya O’nu övücü sözler sarf etmekle de olmaz. O’nun sevdiğini de sevmedikçe ve O’nun sevemediğini de terk etmedikçe bu kuru bir kandırmaca dan öteye geçemez. Peygamber (S.A.A) eğer Huseyn(a.s.a)’ı sevdiyse onun sevdiği derinliği anlamakla olur bu. Muharrem ayında yas tutmakla olur bu. Muharrem ayında kuru birkaç kelime ile sevgi taslamakla olmaz. Din kardeşim hem Huseyn’i seveceksin hem de bu ayda düğün yapacaksın. Düğüne gideceksin. Bu kendi nefsindeki çelişkiden öteye gitmeyen zavallı bir durumdur. İster alim ol, ister müezzin isterse başka bir terim sahibi. Yasına ortak olmak demek aşüre yapmak ve dağıtmak değildir. Kalbinde hissedip gözyaşı dökmektir bir damla. Sadece Hüseyin de kalmamaktır. O’nun Ali Ekber ini tanımaktır. Ebulfazlını anlamaktır. Zeyneb ini anlatmaktır. Taassubun içinden kaçmaktır. İbadeti sadece nasıl ki bir vazife olduğu için yapmamalıysak gerçekten ibadet edilene layık olduğu için yapmalıysak sevgiyi de ria için değil sadece layık oldukları için göstermektir. Dilde dolaşan sevgi ve ibadet diled bitecektir. Yürekte dolaşan sevgi ise yürekte…
Yorumlar
Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazın