Bedr’in Kuyusu
"Keşke Bedir savaşında öldürülen atalarım burada olsaydı da Haşimoğullarından nasıl intikam aldığımı görselerdi."
Bu cümle Kerbela olayının inkar edenler açısından , yani yezit ve taraftarları tarafından, yapmak istediklerinin ana fikrîdir. Onlar ki Risalet’in başlangıcından itibaren ellerine geçirdikleri her fırsatta Allah Resulünü ve onun öğretilerini yok etmeye çalıştılar. Bu amaçla her türlü imkanlarını seferber ettiler. Bu karanlığın yapması gereken bir şeydi zaten. Çünkü karanlık yürekler aydınlanmak istemezler, bundan korkarlar. Ancak anlayamadıkları veya anlamak istemedikleri Hakk’ın nurunu tamamlaması idi. Bedirde indirilen Zülfikar darbesi bu karanlığın tam kalbine saplanmıştı. Tutunabilecekleri kendi yaptıkları putlar da işe yaramamıştır. Sadece Bedir de değil, diğer tüm savaşlarda indirilen her kılıç, her Zülfikar, karanlığın umutlarını gömmüştü tarihe. Hele Hayber’de inen o Zülfikar bu karanlığa onarılamayacak bir hasar vermişti Haydar ı Kerrar’ın eliyle. Bunun dışında Allah’ın Resul ve Ehlini temiz kılmasının verdiği kıskançlık ve huzursuzluk ayrı bir yara açmıştı bu lanetli soyda. Öyle ya….Kadınları kadınlarından, çocukları çocuklarından, erkekleri erkeklerinden üstün kılınmıştı ezelden ebede... Nasıl yedirirlerdi ki kibirlerine… Elbette küçümseyeceklerdi, kibirlerinden, ebetteki tuzaklar kuracaklardı. Kötü kötülüğünü yapmaya dalmıştı. Yöntemlerini değiştirdiler bazen, münafıklık kisvesine büründüler, zahiri islamı seçtiler. Oysa bir yürekte iki sevgi olamazdı…Ancak hilelerini ve tuzaklarını gizlemek için bunu yaptılar. O (S.A.A) hayattayken artık O’na ve Ehline zarar veremeyeceklerini anladılar, pusuya yattılar, taki Emin(S.A.A) dünyadan Rabbine intikal edinceye dek… Sonra hiç zaman kaybetmediler, hemen tuzaklar, hileler…..Siyasi kurnazlıklar… Ve daha Resul’ün kokusu gitmeden Ehline zulm…. Benim parçam dediği o Nur’lara her türlü saldırı…
"Ey Allahım; sen biliyorsun ki, bizim kıyamımız saltanat için yarışmak ve dünya mallarından bir şeye ulaşmak için değildir; bizim kıyamımız senin dininin gerçek nişanelerini ortaya koymak, beldelerinde ıslahat yapmak, mazlum kullarını kurtarmak ve senin farz, sünnet ahkamına amel edilmesi için yapılan bir harekettir." İmam Huseyn (a.s)
Tuhef-ul Ukul, s.239
İmam Hüseyin’in bu sözü ise devam ettirdiği soyun temizliğini ve Allah katındaki izzetinin ana fikridir. İnsanlığın yaratılışından beridir Allah’ın seçkin kulları bu çizgide olmuşlardır olmaları emredilmiştir. Dedesi Emin (S.A.A) dan başlayıp ondört masum (a.s)’ın tamamı bu şiar ile yaşamış ve bu şiarın devamı için mücadele etmiştir-edecektir. Bunun için her türlü zorluğa, saldırya, ihanete göğüs germişlerdir. İnsanları içinde bulundukları kuyulardan aydınlığa Allah’ın izni ile çıkarmak hayatlarının her aşamasında şiarları olmuştur. Fakat yürekleri katranlanmış kişiler müstesna tıpkı bedir kuyusundan çıkmak istemeyen, katrana kana kana batan azgın topluluk ve takipçileri gibi…
“Rabbimiz, bizi doğru yola sevk ettikten sonra kalplerimizi saptırma ve kendi katından bize rahmet bağışla, şüphe yok ki sen, fazlasıyla bağışlayansın.” Ali İmran - 8
Yorumlar
Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazın